Giriş
Bu yazıda İngiltere yapımı olan Doctor Foster adlı dizinin Türk uyarlaması olan Sadakatsiz dizisine odaklanılmıştır. Ana akım medyada gösterimde olan bu dizinin ilk 10 bölümü incelenmiştir. Dizi öncelikle karakterler üzerinden ele alınacak, sonrasında ise repliklerle incelenmeye devam edilecektir. Dizinin bu şekilde incelenmesinin sebebi, Türk dizilerinde izlenirken dikkat çekmeyen fakat üzerine düşünüldüğünde fark edilen, toplum tarafından ‘’normalleştirilen’’ kalıp yargılara eleştirel bir biçimde bakmayı sağlamaktır. Televizyonda görülen olaylar, insanların hayatlarına dolaylı yoldan da olsa etki etmektedir. Özellikle izleyen birey çocuk yaşta ise gördüğü herhangi bir ayrımcılık, cinsiyetçilik veya şiddet aklında daha kolay yer edinecektir. ‘’Gerbner’e göre televizyon, dinin, toplumun ileri gelenlerinin ve masal anlatıcılarının yerini almıştır ve bireylerin toplumsallaşması için artık bu roller televizyon tarafından yerine getirilmektedir.’’ (Gerbner’den akt. Bulduklu&Karaçor, 2019, s.157-158) Televizyon, bu yönüyle kültürel ekme görevi görmektedir.
‘’Kültürel göstergeler araştırmasında Gerbner ve arkadaşları, televizyon izlemenin cinsiyet, yaş, önyargılar, sağlık, bilim, eğitim, azınlık olma durumu, aile, eğitim başarısı, politika, din ve diğer konularda izleyiciye katkısı üzerine yoğunlaşmıştır.’’ (Bulduklu&Karaçor, 2019, s.158)
Toplumsal cinsiyet, herkesi ilgilendiren bir konudur. Yaşanılan toplumun içerisinde yokmuş gibi davranılması olası değildir. Cinsiyet rollerinin medyaya yansıması da oldukça doğaldır çünkü insanlar çoğunlukla kendilerine benzer kurguları görmek isterler. Kendilerinin dışında olan yaşam tarzları insanları korkutur ve önyargılı davranmalarına neden olur. Bunu aşabilmenin ve nefret söylemlerini azaltabilmenin en iyi yollarından birisi toplumsal cinsiyeti, medya aracığıyla sunmaktır fakat ne yazık ki incelenilen bu dizide de görüleceği üzere kalıplaşmış çoğu yargılar burada da görülmektedir. Bütün bunlar dikkate alındığında bu çalışmanın amacı; göz önünde olan, görünür olanın yanısıra görünmeyen olanı da gün yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir. Bunu yaparken de patriarkal düzenin kadınlar üzerindeki etkisi, heteronormativite, hegemonik erkeklik gibi kavramlar ile incelenecektir.
Dizi Hakkında Genel Bilgiler
7 Ekim 2020 Çarşamba günü Kanal D’de ilk bölümü yayınlanan Sadakatsiz adlı dram/psikolojik gerilim türündeki dizinin yönetmenliğini Neslihan Yeşilyurt, görüntü yönetmenliğini Ahmet Bayer, senaristliğini Dilara Pamuk ile Kemal Hamamcıoğlu, yapımcılığını Fatih Aksoy ile Faruk Bayhan üstlenmektedir. Dizi 90 dakikadır ve Tekirdağ’da çekilmektedir. Dizinin orijinali olan, İngiltere yapımı Doctor Foster 9 Eylül 2015 yılında yayınlanmıştır. Türk yapımı Sadakatsiz dizisinin oyuncuları ise şu şekildedir: Cansu Dere (Asya Arslan Yılmaz), Caner Cindoruk (Volkan Arslan), Melis Sezen(Derin Güçlü), Alp Akar (Ali Arslan), Nazlı Bulum (Nil Tetik), Kenan Ece (Turgay Güngör), Özge Özder (Derya Samanlı), Yeliz Kuvancı (Bahar Gelik), Eren Vurdem (Mert Gelik), Emir Tekin (Selçuk Dağcı), Burak Sergen (Haluk Güçlü), Gözde Seda Altuner (Gönül Güçlü), Mahmut Gökgöz (Altan Saygıner), Olcay Yusufoğlu (Serap Şenlik), Dora Dalgıç (Seren Şenlik), Hikmet Körmükçü (Saliha Arslan), Doğan Can Sarıkaya (Demir Güçlü).
Dizideki Önemli Karakterler
Asya Arslan Yılmaz: Asrın Hastanesi’nde başhekimdir. Volkan Arslan ile 12 yıldır evlidir ve Ali adında çocukları vardır. İzmirlidir. Geçmişinde de acılar olan ve dik durmak zorunda kalan yalnız bir kadındır. Ailesinden dolayı zengindir. Cinsel yönelimi heteroseksüeldir. Yaşı 35-40 civarındadır. Volkan, Volkan’ın arkadaşları ve oğlu hariç yakın olduğu kimse yoktur. Hem özel alanda hem de kamusal alanda kendine yer bulabilen bir karakterdir. Oğlunu düşündüğü için arada kalmış bir karakterdir. Asya’nın odasında ödüller görülmektedir, bunlar saygın ve sevilen bir doktor olduğunu işaret etmektedir.
Volkan Arslan: 40 yaşındadır. Yalanları çıkana kadar anlayışlı, ilgili bir eştir, sonrasında kıskanç ve psikopat bir karaktere dönüşmektedir. Tekirdağlıdır. Başarılı bir mimardır. Cinsel yönelimi heteroseksüeldir. Oğlunu düşündüğünü iddia eden bir babadır. Oğluna karşı otoriter davranmamaktadır.
Ali Arslan: 12 yaşındadır. Cinsel yönelimi bilinmemektedir, heteroseksüel olabilir. Tekirdağlıdır. Volkan ile Asya’nın oğludur.
Derin Güçlü Arslan: Yurt dışında eğitim almıştır, zengin bir ailenin kızıdır. 24 yaşındadır. Tekirdağlıdır. Cinsel yönelimi heteroseksüeldir. Volkan ile evlilik dışı ilişki yaşamaktadırlar, ilerleyen süreçte eşi olmuştur. Okumuş olmasına rağmen özel alanda kendine yer bulabilen bir karakterdir.
Bahar Gelik: Volkan’ın çocukluk arkadaşlarındandır, Mert ile evlidir. Tahmini yaşı 35-40 arasıdır. Tekirdağlıdır. Çalışmamaktadır. Özel alana hapsolmuş bir karakterdir. Heteroseksüeldir. Çocuk sahibi olmak istemektedir. İlerleyen bölümlerde başkasının çocuğuna bakıcılık yapmaktadır. Mert ile vakit geçirmek istemektedir fakat Mert eve gelmez. Bahar hep aldatılmıştır fakat eşini sevdiği için Asya olayına kadar göz yummuştur.
Mert Gelik: Volkan’ın çocukluk arkadaşlarındandır. Tekirdağlıdır. Cinsel yönelimi heteroseksüeldir. 35-40 yaşlarındadır. Eşi hariç tüm kadınlar ona çekici gelmektedir, gözü dışarıdadır. Eşine karşı ilgisizdir. Paraya düşkündür ve zengindir.
Derya Samanlı: Asrın Hastanesi’nde kadın doğum uzmanı ve başhekim yardımcısıdır. Volkan ile çocukluk arkadaşı olduğu için sürekli arkasını toplamak zorunda hisseder. 35-40 yaşları arasında bekar, heteroseksüeldir. Tekirdağlıdır. Hem kamusal alanda hem özel alanda bulunan bir karakterdir. Asya’nın haksızlığa uğramasını istememesine rağmen ikili oynamaktadır.
Selçuk Dağcı: Antisosyal kişilik bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu, madde bağımlılığı olan bir karakterdir. Nil’in psikopat sevgilisidir. 25-30 yaşlarındadır. Heteroseksüeldir, Tekirdağlıdır. Maddi durumu çok kötüdür, Nil’den zorla para almaktadır.
Nil Tetik: 25-30 yaşlarında garsonluk yapan bir karakterdir. Heteroseksüeldir, Tekirdağlıdır. Hem özel alanda hem de kamusal alanda yer bulmaktadır. Maddi durumu çok iyi değildir.
Dizide İncelenen Bölümler
Dizinin ilk bölümü yemek masasında başlamaktadır. Asya ve Volkan bir ailenin evindelerdir, birkaç diyalogtan sonra Asya ‘’kusura bakmayın, bu aralar sinirim bozuk kocam beni aldatıyor, hem de sizin kızınızla. 2 yıldır birliktelermiş.’’ der ve sofrayı terk eder. Dizi buradan sonra 20 gün öncesine alınarak devam etmektedir. Volkan dizinin başında ilgili baba imajı çizmektedir. İş seyahatinden gece dönmektedir ve oğlu Ali’nin odasına girerek oğlunun üstünü örtmektedir. Sonra eşi Asya’nın yanına gelerek onu uyandırıp ‘’ben geldim, özledim’’ der. Burada sevgi dolu bir eş rolünde olduğu görülmektedir. İş için hazırlanırlarken Asya bir yandan Volkan’ın kıyafetlerini toplamaktadır, o sırada Volkan’ın cebinden ruj düşer. Asya ‘’bu ne?’’ diye sorduğunda Volkan ‘’dudağım kurumuştu, havaalanında eczaneden onu verdiler.’’ şeklinde cevaplamaktadır. Asya da ‘’pembe ve çilekli, gerçekten mi?’’ dediğinde Volkan konuyu değiştirir. Heteroseksüel bir çift ele alındığı için bu söylem izleyiciye normal gelmektedir fakat burada bunun kadına özgü olabileceğine vurgu yapılması doğru değildir, bu tarz söylemlerden dolayı kadınlık-erkeklik sınırları çizilmektedir. Cinsel kimlikler önemsenmemiştir.
Bir sonraki sahnede aşağıda kahvaltı etmektedirler. Asya’nın boynu ağrıdığı için Volkan boynundan öptüğünde Ali ‘’hop aile var’’ diyerek gülmektedir. Gülünerek geçilen bir olay olduğu için normal algısı yaratılsa da aslında ‘’aile var’’ denilerek bu tarz eylemlerin sadece özel alanda yapılması gerektiğine ve utanılması gereken davranışlar olduğu alt metni verilmektedir.
Asya, çalıştığı hastaneye gelmiştir. Hastanenin doktorlarından Altan Bey’in birini sarhoşken boğmaya çalıştığı iddiası üzerine Asya avukata soru sormuştur, avukatın cevabı ‘’doktor hanım, laf kalabalığı yapmayın’’ olmuştur. Asya rapora bakarak avukatı yalanlamıştır. ‘’Kadını cinsiyetinden ötürü aşağılayan ve alaya alan erkek üslubu literatürde İngilizce ‘man/erkek’ ve ‘explain/açıklama’ kavramlarının birleşmesinden oluşan ‘mansplain’ kavramıyla karşılanmaktadır. Rebecca Solnit’in ürettiği bu kavram ‘daima kendini yücelten beyaz erkek sendromu’ olarak Türkçeleştirilmiştir.’’ (Çevik’ten akt. Kalem, 2013) Burada avukatın bilmediği bir konuda dahi erbilgiçlik taslayarak bilirkişi olan kadına karşı mansplaining uyguladığı görülmektedir.
Asya, Volkan’ın çocukluk arkadaşları olan Bahar ve Mert’e dolma götürmektedir. Mert, ‘’Biliyorsun Asyacığım, bizim hanımın mutfakla bir imtihanı var onu geçmesi gerek, geçtiği zaman biz de artık aç kalmayacağız ve yemek yiyeceğiz’’ der. Mert karakterinin, daha ilk bölümden ataerkil düzene hizmet eden bir karakter olduğu görülmektedir. Kadın, özel alana hapsedilerek yemek yapmak zorunda bırakılmıştır çünkü eşi, erkek olduğu için bunun kadınlara göre olduğunu düşünmektedir. Bu tarz küçük detayların anlatılması önemlidir çünkü Türk ailelerinde de yaşanan durumlar diziye koyulmaktadır.
Asya, Volkan’ın ona verdiği atkıda sarı saç teli bulmuştur ve telefonuna gelen otel bildirimini de görünce eşini takip etmiştir. Volkan, annesinin evine gelir ve Asya şüphelendiği için kendini kötü hisseder. Asya ile Volkan davete katılmaktadır; orada Asya, Nil ile tanışmaktadır. Nil, sevgilisi Selçuk tarafından dövülen bir kadındır. Asya aldatıldığını söylediğinde ‘’doktorsunuz boşanın gitsin, sizin hayatınızla benimki bir değil’’ demektedir. Burada sınıf farklılığından dolayı sesini çıkartamayan bir kadın görülmektedir. Sevgilisi tarafından sindirildiği için polise gitse bile salınınca tekrar peşine düşmesinden korkmaktadır. Kendi gücünün erkeğe yetmeyeceğini ve kaçamayacağını düşünmektedir. Ayrıca Nil ‘’ben yaralarımı makyajla kapatıyorum, hiç yaralanmamışım gibi kendimi kandırıyorum.’’ der. Burada şiddeti nasıl içselleştirip kanıksadığı görülmektedir, birincil ağızdan şiddete maruz kalan çoğu kadın gibi kendince normalleştirmiştir. Asya, Nil’e Volkan’ı takip ettirmeye başlar. Volkan’ın doğum günü partisi vardır, Asya fotoğraf makinesini alırken ikinci bir telefon bulur ve ana ekranında bile Derin’in fotoğrafı vardır.
Asya, yakın arkadaş olarak gördüğü insanların(Bahar,Mert,Derya) da aldatıldığını bildiğini görmektedir. Burada insanların, kendisine yapılsa hoşlanmayacağı bir davranışı, arkadaşını korumak adına başka bir insana uyguladığı görülmektedir. Bu davranışın ileri boyutu ise tacizci arkadaşlarını koruyan insanlardır. Yakın çevreden birisi onaylanamayacak bir davranışta bulunduğunda mağdurun yanında olmamak ve çevrendekini korumak omurgasızlıktır.
Dizinin 2. bölümünde; Asya, Derya’ya ‘’ne zamandır biliyorsun?’’ diye sorar. Derya da ‘’kötü bir niyetim yoktu, yuvanız dağılmasın istedim, bana bitireceğim diye söz verdi. Bir kaçamak yüzünden ailenizi yıkmayın emeğinize yazık, sen ailenden kalan tüm paranı eve yatırdın’’ der. Derya’nın gözünde başka bir insana yapıldığı için ‘’bir kaçamak’’ fakat kendisine yapılsa ne tepki vereceği bilinmemektedir. Burada tekrardan ataerkil düzen içerisinde sıkışmış kadın figürü görülmektedir. Altan Bey hakkında tekrardan şikayet gelmiştir. Asya da başhekim yardımcısı olarak işine son vermiştir. Bunun üzerine Altan Bey ‘’sırf kadın olduğun için seni başhekim yardımcısı yapmak istemediler, onları ben ikna ettim’’ demiştir. Burada kadınların yükselmesine izin vermeyen cam tavan metaforu bariz şekilde kendini belli etmektedir. ‘’Cam tavan 1970’ li yıllarda ABD’de ortaya çıkan bir kavramdır. Örgütsel önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerini engelleyen görünmez, yapay engeller olarak tanımlanmıştır.’’ (Marcus, 2001, s.1). Diğer erkekleri azınlığın kabulü için ikna eden, yine başka bir güçlü erkek olmuştur.
Asya, Nil’i görmeye gider ve Selçuk’un, Nil’e şiddet uyguladığını görür. Asya, Selçuk’u tehdit eder ve Nil’i alıp hastaneye götürür. Dizide ilk defa kadına şiddete karşı bir duruş sergilenmektedir. Nil, ‘’erkekler işte hepsinin bir falsosu var, bana zarar vermek istemedi aslında. Sabaha sakinleşir zaten, darp raporuna gerek yok. Hayatı tamamen bana bağlı, kötü birisi değil o, ben onu iyileştireceğim.’’ der. Burada tekrardan karakterin durumu kabullendiği görülmektedir, fiziksel şiddet olduğu kadar duygusal şiddet de uygulanmaktadır. Duygu sömürüsü yaparak kadını manipüle etmektedir. Asya da ‘’sevse canını yakmazdı’’ der. Burada hegemonik erkekliğin nasıl bir güç durumu olduğu görülmektedir. ‘’Hegemonik erkeklik, erkekliğin belirli bir deneyimlenme biçiminin kadınlar ve diğer erkeklerin rızasını alarak onlar üzerinde iktidar kurmasını sağlayan bir ideal tiptir.’’ (Bozok, 2011, s.46) Burada ‘’sever de döver de’’ stereotipi ortaya çıkmaktadır. Erkek, gücünü ancak bu şekilde otorite kurarak elde etmektedir. ‘’Yaşam boyu, erkekliği defalarca, bitmek bilmeyen performanslarla kanıtlamak ve yeniden kurmak gerekir.’’ (Bozok, 2011, s.79) Selçuk’un sevgisini bile bir güç gösterisi haline getirdiği görülmektedir. Çünkü ‘’erkekler, ataerkillik nedeniyle duygularına yabancılaşmaktadırlar.’’ (Bozok, 2011, s.80) Duygularını şiddet ve öfkeyle dışa vurmalıdır, Selçuk da döverek bunu kanıtlamaya çalışmaktadır.
Asya, Volkan’a aldatıldığını bildiğini söylediğinde Volkan, Asya ile dalga geçerek paranoya yaptığını söyler. Burada Volkan, Asya’yı suçsuz olduğu halde suçlu göstererek kendinden şüphe etmesini sağlamaya çalışmıştır, diğer bir deyişle gaslighting uygulamıştır. ‘’Yapan kişi ve uygulanan kişinin kişilik özelliklerine göre; yalan söyleme, duygu sömürüsü, kurban rolü oynama, aşağılama, provokasyon, duygusal şiddet, suçluluk hissettirme ve egoyu okşama gibi stratejiler seçilebilmektedir.’’ (Yılmaz, 2018: 450) Volkan, kurban rolü oynayarak Asya’ya kendini suçlu hissettirmiştir.
Derin annesi Gönül ile otururken annesi sevgilisini sorar. Derin de ciddi bir şey değildi diyerek geçiştirir. Gönül ‘’burası küçük bir yer, tanınan bir ailenin kızısın. Yanlış bir şekilde görülemezsin.’’ der. Derin ise ‘’ben elaleme göre mi yaşayacağım?’’ diyerek annesine kızar. Burada toplumun, dahil olmadıkları ve üzerlerine vazife olmayan durumlarda bile hadsizce konuştuklarına vurgu yapılmaktadır.
Dizinin 3. bölümünde ise, Volkan’ın annesi hastanededir, Asya ona durumu anlattığında genel X kuşağı zihniyeti tepkisini vermektedir. ‘’Kadınlar kocalarını alttan almalı, Ali için almalısın.’’ der. Bu düşüncedeki kadınlar bastırılmıştır, boşanan kadına kötü gözle bakılacağını bildikleri için yapılanları yutmak zorunda kalmışlardır.
Volkan ‘’iki çocuğu aynı anda sevebiliyorum, iki kadını neden aynı anda sevemeyeyim?’’ şeklinde bir argüman sunarak hem Derin’i hem de Asya’yı sevdiğini söylemektedir. Bu söylemi sosyal medyada yankı uyandırmıştır. Burada Volkan tarafından poliamori güzellemesi yapılmaktadır.
Dizinin 4. bölümünde; Volkan’ın annesi öldüğünde Asya ‘’kendini biraz toparlaman lazım, Ali seni böyle görünce çok üzülüyor.’’ der. Burada açık açık ‘’erkekler ağlamaz’’ yargısı çıkartılamasa da bir yandan bu kast edilmektedir. Hegemonik erkeklik ve cinsiyet rolleri erkeklere de zarar vermektedir. Duygularını saklamak zorunda bırakılmaktadırlar. Volkan, annesinin cenazesinde acılıyken insanları yolcu etmek zorunda kalmaktadır. Türkiye’deki bu gelenek çok anlamsızdır, yakınları üzülmekten helak olmuşken içeride oturup gülerek sohbet eden ve yemek yiyen bir kitlenin oluşu rahatsız edicidir.
Sadakatsiz’in 5. bölümünde ise; Asya, Volkan’dan intikam almak için en yakın arkadaşı Mert ile birlikte olmuştur. Haklıyken haksız durumuna düşmüştür. Çevremden aldığım yorumlar da bu şekildedir. Asya ödeşmiştir fakat kendi yaşadığını bir başka kadına yaşatmış olmuştur. İlerleyen sahnelerde Asya’nın Volkan’ın tüm mali belgelerine erişebilmek için Mert ile birlikte olduğu görülmektedir. Bahar’a söylemekle tehdit etmiştir. Bu bölüm yayınlandıktan sonra RTÜK, ‘’evlilik dışı ilişkilerin normal gösterilmesi’’ gerekçesiyle diziye ceza kesmiştir. (‘’RTÜK’ten Sadakatsize Evlilik Dışı İlişki Cezası’’, 2020) Bu ceza oldukça komiktir çünkü bu ceza, Asya eşini aldattığında gelmiştir. Erkekler, kadınları aldattığında aynı ceza uygulanmamıştır. Cinsiyet ayrımcılığı net bir şekilde görülmektedir.
6. bölümde Asya, dışarıda yürürken ‘’hey maşallah, öldüm de cennete mi düştüm be’’ diyen bir adam arabasıyla Asya’nın yanında durarak Asya’yı sözlü bir şekilde taciz etmektedir. Günümüzde maalesef neredeyse her kadının yaşadığı bu olay, dizide de görünür kılınmaktadır. Bu bölümde, ilk bölümde gösterilen yemek masası sahnesi yaşanmaktadır. Asya, her şeyi Derin’in ailesine açıklamaktadır. Volkan ‘’önce benimle konuşmalıydın, böyle bir şova gerek yoktu’’ der Asya’ya. ‘’Sen iki senedir başka biriyle beraber olurken bana dürüst oldun mu? Sana sorduğumda bunu bitirirsen seni Ali için affederim dedim ama sen gözümün içine baka baka bana yalan söyleyip beni aptal yerine koydun.’’ der Asya. Volkan, burada bile suçlu olmasına rağmen üste çıkmaya çalışmıştır.
Volkan boşanma sözleşmesini görünce sinirlenmiştir ve Asya’nın evine gelmiştir. “Her şeyimi sana vereceğim öyle mi, oğlum dahil?” der Volkan. Asya da “Sahip olduğun her şey benim zaten; benim paramla kurdun o şirketi, senin yüzünden tek bir kuruş daha kaybetmek istemiyorum, oğlumu düşünmek zorundayım, sen düşünmedin ama ben düşüneceğim.” der. Volkan ise “Aliyi bu işe karıştıramazsın” der. Asya da ‘’Öyle mi? Oğlumuz için ayırdığımız parayı harcayıp sevgiline kolye alırken, bu evi ipotek ettirirken sen zaten Aliyi bu işe karıştırdın” der. Volkan, ‘’oğluma söylersen seni mahvederim’’ diye tehditler savuşturmaya başlamıştır. Burada suçlu olmasına rağmen yine de konumunu kullanarak bundan sıyrılmaya çalışan bir karakter görülmektedir. Elinden gücünün alınacağı anladığında krize girmiştir, buna ataerkil erkeklik krizi denilmektedir.
Dizinin 7. bölümünde; Selçuk, Volkan’ı bulup onunla anlaşma yapmıştır ve hastaneye Asya tarafından darp edildiğini söylemiştir. Asya da ‘’hastama şiddet uyguluyordu nefsi müdafaa yaptım.’’ demiştir. Bunun üzerine Selçuk, Nil’in yanına gidip “müjdemi isterim senin doktoru attırdım hastaneden” demiştir. Nil bunu duyunca çok sinirlenmiştir. Elindeki vazoyu yere fırlatarak “ben senin her şeyi kırmandan bıktım, sen mutsuzsun diye herkes öyle olsun istiyorsun, sen bana neler yaptığını ne çabuk unuttun, kadın seni benden kurtarmaya çalıştı iyilik yapmak istedi.” der. Selçuk da “senin kurtarılmaya ihtiyacın mı vardı” der. Nil de “vardı, hala var defol git şimdi buradan, sen ayrılmadın mı zaten benden?” der. Sürekli kenara sinmiş bir karakterin burada güçlü durduğu görülmektedir. Kendisi yüzünden başka birinin hayatının, özellikle de ona yardım etmek isteyen birinin hayatının kararmasını istememektedir. Selçuk ise “biz ayrılamayız” der. Burada ısrarcı ve rıza kavramından bir haber psikopat stereotipine uyan bir karakter görülmektedir. Ne yaparsa yapsın eninde sonunda kadına dönmektedir ve kadın onu istemese bile onu taciz etmeye ve takip etmeye ısrarla devam etmektedir. Nil, bunun üzerine “ben senden niye ayrılmadım biliyor musun? Yaşadıkların yüzünden bu hale geldin sandım, iyi birisin sandım, senin bu yaptığın yüzünden çocuğu ne hale gelecek düşünmedin bile, defol git kötü bir insansın.” der. Burada psikopata karşı empati kuran bir karakter vardır. Onu anlamaya çalışır fakat kendisi hariç başka insanlara da zarar verdiğini gördüğünde onunla ilişkisini tamamen bitirmek istemektedir. Bu sahnede bağrışma olduğu için durup izleyen insanlar olmuştur. Nil de etrafta durup bakanlara dönüp “ne bakıyorsunuz, burada ağzımı burnumu kırıyordu biriniz dönüp bakmıyordunuz, şimdi niye bakıyorsunuz?” der. Bu gerçekten önemli bir noktadır çünkü insanlar çoğunlukla kendileri yaşamadığı sürece başkasının yaşadığı şiddete karşı kayıtsız kalmaktadır.
Derin, annesinin arkadaşlarıyla birlikte oturmaktadır. Kadınlardan bir tanesi “Asya’ya iftira atan çocuk işsiz, kaldı ki kız arkadaşını döven birine kim inanır ki? Kadın zor bir dönemden geçiyor, kocasından boşanıyormuş. Ne ahlaksız adamlar var, bir de onu baştan çıkartan iğrenç kadınlar var, Allah bizi öyle kadınlardan korusun.” der. Burada oluşturulan algı çok korkunçtur çünkü burada bile suçlanan sadece kadındır, böyle yaparak erkek aklanmıştır. Erkek evli olmasına rağmen başka bir kadınla olduğunda o erkek hür iradesiyle bu eylemi gerçekleştirmesine rağmen tüm suç o erkeği “tahrik eden, ayartan” kötü ve ahlaksız(!) kadının olmuştur. Patriyarkal düzen burada da her şeyi kadının üstüne yıkmıştır. Erkeğin davranışı, “erkektir yapar, ne olacak” diyerek meşrulaştırılmıştır. En üzücüsü ise ataerkil perspektife sahip kadınların erkeğe laf söylemek yerine kadına düşman kesilmesidir. Mizojiniyi kadınlar bile hemcinslerine yapmaktadır.
8. bölümde ise Bahar, Mert’ten ayrılma kararı almıştır ve o dönemde Bahar’ın annesi ziyarete gelmiştir. Annesi, diğer kızlarının boşanmasından şikayet etmeye başlamıştır, “sizin ilişkiniz iyi, aman bozulmasın” demiştir. Daha sonra ise “siz neden çocuk yapmıyorsunuz benim ne zaman torunum olacak? Dünyada en önemli şey evlat, anne olduğun zaman anlarsın beni” demiştir Bahar’ın annesi. Bu da çok yanlış bir tutumdur çünkü her evli çift çocuk yapmak zorunda değildir. Çocuğu olmayan insanlara bu şekilde baskı uygulamak doğru değildir. ‘’Heteronormativite, kadın-erkek ikili karşıtlığına dayanan ve bunun dışında kalanları sistemden dışlayan bir biyolojik ve toplumsal cinsiyet algısını yeniden üretir.’’ (Çakırlar&Delice, 2012, s.11). Heteronormatif bir dünyada yaşamak burada karakterleri zor duruma sokmaktadır. Cinsel pratikler, sınırlandırılıp kısıtlanmıştır. Annelik kutsallaştırılmıştır.
Derin ile Volkan bebeklerinin cinsiyeti hakkında konuşurlarken Volkan “seçme şansım olsa kız olsun isterdim, Ali’ye kız abisi olmak çok yakışır” der. Burada daha doğmamış bir çocuğa bile biyolojik cinsiyet atfedildiği görülmektedir. Cinsel kimlikler ve yönelimler hiçe sayılmıştır. Kültür, doğanın üstünde baskı kurarak doğal olanı bastırmaktadır.
Derin, Asya’nın evine onu tehdit etmeye gelmiştir, o sırada karnına kramp girmiştir ve Asya ilk müdahaleyi yaparak onu hastaneye yetiştirmiştir. Asya dışarı hava almaya çıktığında yeni gelen psikolog doktor Turgay’a “içinizden ne diyorsunuz acaba, olayların kadını acaba hangi kaosun içinde?” diyerek güler. “Eskiden bir utanma duygum vardı, herkes bana ihanet ediyor utanmıyor ben de onların dilinden konuşmaya başladım” der Asya. Turgay ise ‘’peki ya sizin diliniz?” der. Burada kendini her açıdan geliştirmiş olan bir kadının bile insanların düşüncelerini kafasına taktığı görülmektedir.
Asya, Ali’ye boşanacaklarını söyler. Sonrasında Volkan eve geldiğinde Asya, Volkan’a oyun oynar. Ali’yi öldürdüğünü söyler. Volkan da bunun üzerine Asya’nın boğazını sıkar ve onu yere iterek dövmeye başlar, Asya bayılır. Bu sırada Ali, babasının yaptığını görür ve annesinin yanına eğilip ağlamaya başlar. Burada karakterlerin ne kadar ileri gidebileceği görülmektedir.
Dizi, 9. bölümde 2 yıl sonradan devam etmektedir. Asya başhekim olmuştur, Volkan tutuklanmıştır ve 6 ay uzaklaştırma cezası almıştır. Asya’nın doğum günü partisi vardır. Asya, Nil’e Selçuk ile olan süreci sormuştur. Nil de “Selçuk’un sabıkası olduğu için içeriden çıkması kolay olmayacak, sizin yönlendirmenizle Fehmi beyle birlikte hallettik” demiştir. Volkan, “Arslan ailesi döndü, evlendik ve Zeynep bebekle geldik” diye davetiye yollamıştır Ali’ye. Volkan intikam almak amacıyla geri dönmüştür. Asya’nın şehrinden gitmesini istemektedir.
Bahar ile Derya kendi aralarında Volkan ile Derin’in tekrardan kabul edilip edilmeyecekleri üzerine konuşmaktadırlar. “Para ve güç, kucak açar.” kararına varmışlardır. Burada anlatılmak istenen eğer para ve statü elde ettiysen insanların sana söz söylemekten korkmasıdır. İnsanlar her zaman azınlık olanı, güçsüz gördüklerini ezmeye ve aşağılamaya meyillidirler. Şehirden kötü ayrılmış olmalarına rağmen tanınmış ve başarılı olarak dönmeleri, çoğu insanın bu statüden yararlanmak istemelerini sağlamaktadır. Partiye gitmeyeceğim diyen herkes, merakına yenik düşerek partiye gitmiştir, Asya’nın yanında olan insanların tümü partidedir.
Dizinin 10. bölümünde Asya, Ali’nin telefonuna ulaşamadığı için onu almaya partiye gelmiştir. Derinin kardeşi Demir, Ali’ye arkadaşlarının yanında “yalan mı, bak nasıl bastı partiyi?” demiştir. Ali, kışkırtıldığı için Demir’e tam vuracakken Asya durdurmuştur. Demir “Korktun mu anneni görünce bak nasıl kaçıyor” diyerek Ali’yi kışkırtmaya devam etmiştir. Burada hegemonik erkekliğin bir takım normlar ve mertebeler sunarak erkekleri nasıl şekillendirmeye çalıştığı, o mertebeye çıkmalarını beklediği görülmektedir. Duygularını sözlerle ifade etmek yerine tepkisel ifade etmeye çalışmıştır. Annesini görünce kaçtığı söylenerek sertlik tiranlığına maruz kalmaktadır.
Ali, Turgay abisiyle birlikte çiftliğe gideceklerini babasına söyleyince Volkan, Derin’i ve kızını alıp oraya kahvaltıya gelmiştir. Asya’yı başka bir erkekle görmeye dayanamamaktadır. Asya’yı kenara çekip ondan hesap sormuştur. “Oğlumun etrafında bu ipsiz sapsız adamı görmek istemiyorum.” demiştir. İpsiz sapsız dediği insan, psikologtur. Burada babalık otoritesi devreye girmektedir. Oğlunun, başka bir erkeğe baba demesinden korktuğu için o erkeği ezerek ondan daha iyi olduğunu kendine ve çevresine kanıtlamaya çalışmaktadır fakat aslında aşağılık kompleksine sahiptir.
Volkan, Selçuk’u hapishaneden çıkartmıştır. Selçuk, Nil’in karşısına çıkarak “kalbim peşindeydi, hala köpek gibi seviyorum seni.” demiştir. Burada tekrardan bela olan ve eski sevgilisini rahat bırakmayan erkek figürü görülmektedir.
Volkan Asya’nın çalıştığı hastaneye bağış teklif etmiştir fakat bağış karşılığında Asya’yı başhekimlikten almaları şartını koşmuştur. Eski eşinin iyi bir mevkide olmasından rahatsızdır, statüsünü düşürerek onu daha kolay alt etmeyi planlamaktadır.
Selçuk, Asya’nın evine taş atmıştır. Asya polisi çağırdığında polis, Asya’nın göğüs dekoltesine bakarak “görüntüye takılmış olmalı şahıs” demiştir. İşi, halkı korumak olan polisin böyle bir söylemde bulunması zanlının eylemini haklı çıkartmaya yöneliktir. Polis, evine saldırılmasının sebebi olarak yine kadını suçlayarak zanlının eylemini meşrulaştırmıştır.
Sonuç
Eğitim seviyesinin yüksek olduğu bir çevrede çekilmesine rağmen dizide ataerkil düzen karşımıza çıkmaktadır.
‘’Ataerkil toplum, erkeklerden erkek egemenliğinin üretimi ve yeniden üretimini sağlayacak şekilde davranmalarını bekler. Örneğin içi farklı vurgularla doldurabilecek ‘’adam gibi adam’’ ve/ya ‘’erkek adam’’ ifadeleri günlük dile sık sık yansır. Bu cinsiyet rollerine ilişkin normlar, tarihsel ve toplumsal koşulların ürünü-dür. Belirli tarihsel ve toplumsal koşullarda bu cinsiyet rolleri ve normların içeriği değişir. Unutulmaması gereken nokta, bu rol ve normların ataerkillik tarafından şekillendirilen kurgular oluşu-dur.’’ (Bozok, 2011, s.66)
Yukarıda bahsedilen kurgu, bu dizide de karşımıza çıkmaktadır fakat bunun yanısıra bazı sahnelerde kadının mücadelesi de gözle görülür biçimde ortaya serilmektedir. Klasik ezilen ve ‘’erkeğinin’’ sözünü dinleyen ‘’uysal’’ kadın stereotipi aşılmıştır. Onun yerine kendine güvenen, güçlü kadın profilleri çizilmektedir. Bunun oluşturulması güzel bir adımdır fakat heteronormatif düzen açısından ise hiçbir farklılık yoktur, Lgbtia+ bireyler yokmuş gibi davranılmaktadır. Hegemonik erkekliğin nasıl bir statü ve güç durumu haline geldiği ise Volkan, Mert ve Haluk karakterleri üzerinden işlenmiştir. Hatta Selçuk karakteriyle bile bunu göstermeye çalışmaktadırlar.
Dizilerde hep bir kontrol mekanizması vardır. “Kötü kadın”a hep kötü son yazılmaktadır. İyi kadın ise ailesini seçmelidir, hayatında ailesi dışında bir şey olmamalıdır. Ailesini seçmezse mutsuz olacağı algısı yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Sadakatsiz dizisinde de bu görülmektedir. Asya başhekim olmasına rağmen Volkan tekrar döndüğü andan itibaren sürekli sorunlar yaşamaya başlamıştır, bir türlü huzura erememiştir. Çünkü Asya, eşini affetmemiştir, hayatına yeniden başlamıştır ve bu kabul görülebilecek bir durum değilmiş gibi davranılmaktadır. Sonuç olarak bu kurguların hepsi, Türkiye’de bulunan cinsiyet rollerini ana akım medya ile anlatmaya yöneliktir. ‘’Toplumsal cinsiyet, bireylerin nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgi edinebilmek için gelişimleri sırasında sıklıkla başvurdukları önemli bir referans kaynağıdır.’’ (Akgün&Uysal, 2019, s.1) İşte tam da bu sebeple bunların değişebileceğini göstermek ve kurulu düzenin bozulabileceğini anlatmak açısından bu dizide gösterilenler de önemlidir çünkü insan ilişkilerinin tekdüze olmadığını da göstermektedir. Bahar karakterini eşi onu aldatmasına rağmen ayrılmayarak ‘’iyi kadın’’ olarak kategorize etmek ve Asya karakterini intikam alarak ‘’kötü kadın’’ sınıfına atamak doğru bir yorumlama olmayacaktır fakat dizideki farklı bakış açılarını bir arada görmeyi sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Bulduklu, Y. & Karaçor, S. (2019). Kitle İletişim Kuramları. Çizgi Kitabevi:Konya.
Kalem, A.S. (2019) Kadınlara Yönelik Siber Tehdit: Siber Şiddet. Cyberpolitik Dergisi, 4 (8), 259-272.
Çelik, C. (2013) (2) Patriyarşi öldü mü? Erişim: https://jimithekewl.com/2013/10/03/2-patriyarsi-oldu-mu-mansplaining-kavrami/
Bajdo, L.M. & Marcus, W. D. (2001),“Perceptions Of Organizational Culture And Women’s Advancement In Organization: A Cross-Cultural Examination”, Sex Roles, Vol:45, No:5/6
Bozok, M. (2011). Soru ve Cevaplarla Erkeklikler. Sogep:İstanbul.
Yılmaz, H. (2018). İnsan İlişkilerinde Manipülasyon Ölçeği. Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7(4), 450-467.
Çakırlar, C. & Delice, S. (2012). Cinsellik Muamması Türkiye’de Queer Kültür ve Muhalefet. İstanbul:Metis Yayınları.
Akgün, Z. & Uysal, Y. (2019). Toplumsal Cinsiyet ve Narsisizm İlişkisi. Dünya Sağlık ve Tabiat Bilimleri Dergisi. 2019 (2), 43-56.
RTÜK’ten Sadakatsiz’e ‘evlilik dışı ilişki’ cezası (2020) Erişim: https://www.gazeteduvar.com.tr/rtukten-sadakatsize-evlilik-disi-iliski-cezasi-haber-1503751
Sadakatsiz Tv Dizisi (2020) Erişim: https://www.imdb.com/title/tt12879200/
*Bu yazı Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Bilimleri Lisans Programı 2. sınıf Toplumsal Cinsiyet ve Medya dersi kapsamında hazırlanmıştır.